"Zihin, beden ve ruh bir bütündür"
Bizler hastalıkları bedende gözlemlediğimiz için, hastalığın bedende başladığını zannederiz. Odağımızı hastalığın başladığı organa çevirir ve o organ ekseninde, sanki canlı bir organizmayı değil de bir makineyi tamir ediyormuşçasına kimyasallarla müdahelelerde bulunuruz. Oysa kadim öğretiler der ki, "hastalık ruhta başlar, daha sonra duygusal ve zihinsel çatışmalara dönüşür ve en nihai noktada bedende görünür hale gelir"
Her hastalığın bir mesajı vardır. Ruhumuzun bedenimize ilettiği bu mesajı bulup yüzleşmediğimiz sürece ne yaparsak yapalım hastalık bizi bırakmayacaktır.
Bedenin mesajlarını okumakta zorlanılıyorsa, destek alarak farkındalığa ulaşılabilir. Zira çeşitli tekniklerle bilinçaltıyla doğrudan iletişim yakalanır. Bedende ve hücre hafızasındaki olumsuz kayıtlara ulaşılır ve hastalığın mesajı alınır. Üstelik çok ruh-beden-zihin bütünlüğünde uygulanan tekniklerle, bilinçaltı düzeyde bir arınmayla hastalık uğurlanır.
Bedenimiz içsel düşünce ve inançlarımızın bir aynasıdır. Öfke, hüsran, endişe, kayıp, kıskançlık, üzüntü, acı, yalnızlık, terk edilmişlik, umutsuzluk, ihanet, değersizlik hissi, başarısızlık gibi olumsuz duygular hücre hafızasında kaydedilirler. Ve bu duygular çözümlenmediklerinde bizi ruhsal olarak hasta ettikleri gibi, bedensel bir hastalık olarak da kendilerini gösterebilirler. Ve hastalığın bize verdiği mesajı almadığımız sürece dışarıdan gelen tedavi yüzeysel kalacaktır. Yapılan tedavilerle çoğu zaman semptomlar ortadan kaldırılır ama “hastalığa neden olan sebep” hala bilinçaltımızdadır. Bu yüzden hastalık bizi bırakmaz. Bazen aynı, bazen de farklı bir hastalık olarak, biz mesajı alana kadar tekrarlar durur. Yerinde bir danışmanlık süreciyle sağlanan yüksek farkındalıkla hastalığa neden olan düşünce kalıbı ya da saplanılıp kalınan olaylar ortaya çıkarılıp temizlenir. Bu şekilde "içten dışa" çok etkili bir şifa süreci başlamış olur.
Comments